1. News
  2. Haberler
  3. Alim Kahraman ve Rüyanın Oltasında: İzlenimler ve Analizler

Alim Kahraman ve Rüyanın Oltasında: İzlenimler ve Analizler

featured
Share

Share This Post

or copy the link

Alim Kahraman

Alim Kahraman

Nisan Erdem yoluna devam ediyor. Belki de kendi kalemiyle yolunu açmaya, demeliyim. 2021’deki Gör İhtarı’ndan sonra ikinci öykü kitabı Rüyanın Oltasında, çok başarılı bir kapak ve arka kapak yazısıyla Everest Yayınları arasında çıktı. Yazarın bize, okuyucuya hazırladığı öyküler bu iki kapak arasında. İnsan ve şehir çeşitli halleriyle orada. Ev, hemen hemen yok gibi; onun yerine çeşitli semtleri, mekanlarıyla şehir var bu öykülerde. İstanbul’u bir tarafta bıktırıcı kalabalıklarıyla (‘İstanbul’un yarısı bugün burada’) buluyoruz öykülerde, bir tarafta ise öykü kişimizin -Nihan adı; onu Gör İhtarı’ndan hatırlıyoruz- yürüyebileceği, sohbet edebileceği, düşünebileceği -evet düşünebileceği-, öyküler kurgulayabileceği köşeleriyle… Mesela sık sık uğradığı Beylerbeyi Camii’nin önündeki avlu “denizin üzerine serili bir halı”, kendini ait hissettiği bir ev (oda) gibidir. Bu şehir-evde yakınları, dostları, kendine arkadaş edindiği insanlar balık tutan, ayıklayan amatörler, seyyar tezgahta meyve satanlar, postacılar, milli piyango biletçisi, eskiciler, simitçiler, çiçek satan kadınlardır. Mesafesiz yaklaştığı, diyaloğa girdiği kişilerdir onlar. İnsanı ve toplumu onlar üzerinden okumayı, daha sahih ve gerçekçi bulur. Onlar gerçeğe bakışına da bir anlam katar: “Hayalin ve gerçeküstünün peşine düşmeden ‘gerçek’ diye sıradanlaştırdığımız şeylerin aslında gerçeküstü kadar heyecanlandırıcı olduğunu”nu anlar.

Öykülerine ve Bazı Kavramlara Dair

Bu öyküleri bazı kelimeler, kavramlar etrafında açıklamam gerekseydi “aşk”, “ölüm”, “rüya”, “düşünce”, “gerçek” diye belirleyebilirdim o kelimeleri. Terk edilmişlik, “sonsuzluk yanılgısı”, “kâbus”, “büyü”, “efkâr” diye devam ederdim onları açıklamak için. Böyle sıralayınca Nihan’ın -bir öykü yazarıdır o- karamsar bir dünyası olduğunu düşünebilirsiniz. Öyle de değil! Hayatını, varlık alanını, iç âlemini biriyle paylaşmak isteyen biri o. Kokusuyla sonsuzluk hissi veren yaz geceleri yaşamış, Dostoyeski’nin Beyaz Geceler’ini ilk sırada görecek kadar yükselen, romantik, derin duyarlılıklar sahibi biri (İşte Beyaz Geceler’den aklında kalan cümle: “Yoksa o, bir anlık da olsa, senin gönlüne yakın olsun diye mi yaratıldı?”). İnsan olmaktan mutlu, hayata bağlı biri (“Hayatı çok seviyordum … hayattaki tüm küçük detayları çok seviyordum.”). İyilikten yana.

Ortak Kavramları İrdeliyor

Bireye ait deneyim, insanlığa ait ortak deneyimler katına yükseldiğinde klasik olanın alanına ulaşıyor. Nisan Erdem’in Rüyanın Oltasında kitabında bir araya getirdiği metinler bütünü içindeki kavramlar, kavrayışlar gide gide öyle bir alanı görünür kılıyor bizim için. Yazar, bugüne ait hayat görünümleri içinde aşk, ölüm, rüya, sonsuzluk, Tanrı gibi insana ait değişmez meseleleri de irdelemiş oluyor. Bu açıdan baktığımızda Rüyanın Oltası’nda kitabı, iki kapağı arasında sunduğu yaşama dikkatleri, hayat deneyimleri kadar onların arka planında ilerleyen büyük insani hallerle bir “iç yolculuk” kitabı anlamını da kazanmış oluyor. Böylece bizi eski dünyaya ait değerlerle bitişmeye çok yakın bir mesafeye ulaştırıyor.

Alim Kahraman ve Rüyanın Oltasında: İzlenimler ve Analizler

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Login

To enjoy New7 privileges, log in or create an account now, and it's completely free!

Follow Us!